Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | haklı göstermek | justify f. | ||
Henry had to justify going over budget at the board meeting. Henry yönetim kurulu toplantısında bütçeyi aşmasını haklı göstermek zorundaydı. More Sentences |
||||
Genel | haklı göstermek | legitimize f. | ||
Genel | haklı göstermek | warrant f. | ||
Genel | haklı göstermek | honest [obsolete] f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | yeniden haklı göstermek | rejustify f. |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | bir şeyi(düşünceyi vb) bir açıklamayla/gerekçeyle doğrulamak/haklı göstermek | justify something by something f. |
Öbek Fiiller | bir şeyi (düşünceyi bir şey yaparak) doğrulamak/haklı göstermek | justify (something) by (doing something) f. |
Öbek Fiiller | ile/yaparak doğrulamak/haklı göstermek | justify by f. |